Cover Image
Görüş

Ahmed eş-Şara : İdlib Şehir Devletinden Yeni Suriye Devletine

Türkiye destekli SMO’nun da içerisinde yer aldığı müşterek kuvvetlerin 27 Kasım 2024’te başlattığı “Düşman Caydırma Operasyonu” ile Suriye’yi 61 yıllık Baas zulmünden kurtaran Ahmet eş-Şara, ilk fırsatta askeri kamuflajı çıkararak “Kurtuluş Hükümeti” sırasında edindiği tecrübe sayesinde içindeki potansiyel “devlet adamı”nı anında harekete geçirdi.

Zekeriya Say | 3. Sayı 2025
Gazeteci

Fransız sosyolog Gustave Le Bon, “Önderlerin çoğu defa fikir adamı değil aksiyon adamı” olduklarını söyler. Kuşkusuz bu tanıma uyan liderlerden biri de genç yaşta katıldığı radikal yapılarla bağlarını kopararak büyük bir yapısal dönüşüm yaşayan Suriye’nin yeni lideri Ahmed Hüseyin eş-Şara’dır. 


Köklü Bir Aileden Sürgünle Yoğrulan Bir Çocukluk


29 Ekim 1982'de Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad'da dünyaya gelen Şara, petrol mühendisi bir baba ile coğrafya öğretmeni bir annenin 7 çocuğundan biridir. Köken olarak Golanlı bir aileye mensup Şara’nın dedesi Şeyh Talib el-Şara, 1920 yılında, Fransız sömürgeciliğine karşı Suriye'nin Cebel ez-Zâviye bölgesinde gerçekleştirilen devrimin liderlerinden biriydi. 


Büyükbabası Muhammed Halid eş-Şara ve amcaları da Fransız mandasına karşı mücadele etmişti. Fakat ailesi 1967’deki Altı Gün Savaşı sırasında Siyonist İsrail’in Golan Tepeleri’ni işgal etmesi sebebiyle yerlerinden edildi. Bu nedenle “Culani” künyesini kullanan ve çocukluğu Suudi Arabistan’da geçen Şara’nın gençliği, 1989’da henüz 7 yaşında iken ailesiyle birlikte döndüğü Suriye’nin başkenti Şam’ın Mezze mahallesinde geçti. Şam’da bir yandan eğitimine devam eden, diğer yandan kardeşine ait bakkalda yarı zamanlı çalışan Şara, mahallesindeki Şafi Camisi’nde daha sonra hayatını şekillendirecek ideolojik temelleri attı.


İçine kapanık ve gerekmedikçe konuşmayan bir karaktere sahip olan Şara’nın “fikir dünyası”nın şekillenmesinde ailesinin geçmişi de etkili oldu. Babası Hüseyin eş-Şara, Suriye'deki Nâsırcılar için çalışan Arap milliyetçisi bir geçmişe sahipti. Hatta sırf bu yüzden 1970’te gerçekleşen Hafız Esed darbesi sonrası Nâsır karşıtı tasfiyeler sırasında hapsedilmiş ve ardından Suudi Arabistan’a sığınmıştı.


Şara’nın Mücadele Yılları


Şara’yı etkileyen siyasi olaylardan biri de 2000 yılında, henüz 17-18 yaşlarındayken Filistin’de gerçekleşen İkinci İntifada’ydı.

Bu dönem, Şara’nın cihatçı akımlara yönelişinin başlangıcı olarak kabul edilir. İşte bu bilinçle yetişen Şara, 2003 yılında üniversite tahsilini yarıda keserek Irak’taki Amerikan işgalcilerine karşı savaşmaya başladı.


Akabinde Ebu Mus’ab ez-Zerkavi liderliğindeki Irak el-Kaidesi’ne katıldı. 2006 yılında Amerikan askerleri tarafından yakalanarak tutuklandı. İşkenceleriyle ünlü Ebu Gureyb, Taci ve Bucca hapishanelerinde 5 yıl esaret hayatı yaşadı. Cezaevinde geçirdiği günler, onun askeri ve ideolojik duruşunun şekillenmesinde belirleyici oldu. 2011 yılında, Orta Doğu’yu etkisi altına alan Arap Baharı’nın etkisi Suriye’ye yansıdığında, cezaevinden tahliye edilen Şara, yanındaki az sayıda adamıyla ülkesine dönerek Nusra Cephesi’ni kurdu. 


Halkıyla uzlaşmak yerine, güçlü gördüğü ülkelerin peşine takılarak katliamlar yapan Beşşar Esed’e karşı kendi topraklarını korumak için “özgürlük mücadelesi” başlattı.

Bu süreçte el-Kaide lideri Eymen ez-Zevahiri’den destek almayı sürdürdü. 2016 yılında El-Kaide ile bağlarını koparan Şara, daha ılımlı ve yerel faktörlere dayalı bir yönetim modeline yöneldi. Bu siyasi dönüşüm kapsamında Nusra Cephesi’ni feshederek Şam Fetih Cephesi’ni kurdu. 


HTŞ’nin Dönüşümü: Savaşın İçinden Siyasi Yapıya


“Şam Okulu” olarak bilinen daha ılımlı bir anlayışa yönelen Şara, 2017’de nihai olarak Heyet Tahrir eş-Şam’ı (HTŞ) kurdu. “Taliban” benzeri hareketlerden farklı olarak daha pragmatik bir yönetim anlayışını benimseyen Şara, bu dönüşümle uluslararası meşruiyet arayışına odaklandığını herkese gösterdi. Bazı Batılı uzmanlar bu dönüşümü “Taliban 2.0” olarak nitelendirirken, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi ise hala el-Kaide türevi olarak görüldüğü için HTŞ’yi terör örgütleri listesine dâhil etmekte sakınca görmedi. 


Terörizmi; “Ulusaltı gruplar tarafından muharip olmayan hedeflere yöneltilen, önceden tasarlanmış siyasi erekli şiddet” olarak tarif eden Amerika Birleşik Devletleri, Suriye’deki Baas zulmüne karşı direnen Şara’yı “terörist” ilan ederek başına 10 milyon dolarlık ödül koydu. Şara ise verdiği bir mülakatta, “el-Kaide’den koptuğunu, artık bağımsız hareket ettiğini, hiçbir ülkeyi hedef almayacaklarını” ve “kendi topraklarını özgürleştirmekten başka amaçları olmadığını” açıkça deklare etti. 


İşte bu şartlar altında Baas rejimiyle mücadele eden Ahmed eş-Şara, HTŞ’nin kontrolü altındaki topraklarda halka kimlik kartı bile dağıtan bir site, yani kurumsal bir şehir devleti inşa etti.


HTŞ’nin askeri kanadından bağımsız olarak “Suriye Kurtuluş Hükümeti” adıyla kurulan bu teknokratik yönetim, belediyecilik gibi kamusal hizmetlerin yanı sıra hastaneler ve okullar inşa ederek Suriye’de geniş çevreleri içine alan bir yaklaşım ortaya koydu. Maaş ve yevmiye ödemelerini Türk lirası ile yapan bu şehir devleti, halktan alınan vergilerle yine halka hizmet götürdü. Böylece mağazalardan lokantalara, berber dükkânlarından seyyar satıcılara kadar her şeyin bulunabildiği İdlib’de insanlar günlük rutin hayatlarını rahatlıkla sürdürmeye başladı.

 

Pandemiyle mücadeleden hayat pahalılığına kadar her alanda zorlu bir sınavdan geçen Şara, Temmuz 2022'deki Kurban Bayramı kutlamaları sırasında yaptığı konuşmada “Kurtarılmış bölgelerin, içinde bulunduğu kaotik durumdan örgütlenmeye doğru bir geçiş yaptıklarını” söyledi. “Terörist” yaftasıyla yıpratılmak istenen Şara, Rusya ve İran destekli Esed rejiminin saldırılarına rağmen İdlib’deki tarihi eserleri koruma altına almayı ihmal etmedi.

Babasının Suudi Arabistan’daki görevi sebebiyle ilköğrenimini Riyad’da tamamlayan, ailesinin geçmişi nedeniyle Arap milliyetçisi olan, İkinci İntifada’nın ardından cihat aşkıyla yanan, bu arzularla Irak’taki Amerikan işgaline karşı el-Kaide saflarında savaşan ve 2011 yılında Suriye’de patlak veren iç savaşın ardından ülkesine dönen Şara, asıl dönüşümünü Beşşar Esad’ı devirerek yaşadı.


Türkiye destekli SMO’nun (Suriye Milli Ordusu veya Özgür Suriye Ordusu) da içerisinde yer aldığı müşterek kuvvetlerin 27 Kasım 2024’te başlattığı “Düşman Caydırma Operasyonu” ile Suriye’yi 61 yıllık Baas zulmünden kurtaran Ahmet eş-Şara, ilk fırsatta askeri kamuflajı çıkararak “Kurtuluş Hükümeti” sırasında edindiği tecrübe sayesinde içindeki potansiyel “devlet adamı”nı anında harekete geçirdi. Üzerinde uçan İsrail’e ait Silahlı İnsansız Hava Araçları’nın ve Şam’a 20 km mesafeye kadar yaklaşan Siyonist işgalcilerin tehdidine rağmen 5 ay gibi kısa bir süre içerisinde büyük işlere imza attı. 


Şam'da Yeni Sayfa: Şehir Yönetiminden Devlet Başkanlığına


Hızla kurduğu geniş tabanlı yeni yönetim ile Suriye’deki tüm etnik unsurlarla uzlaşmaktaki niyetini belli eden Şara, kısa sürede tüm silahlı grupları tek çatı altında topladı. İdlib’de edindiği devlet tecrübesiyle de askeri, ekonomik, asayiş, ulaşım ve kültürel alanlarda beklenenin ötesinde bir performans göstererek takdir topladı. Dünyanın muhtelif ülkeleriyle ilişkiler kurarak, AB ve ABD’nin yaptırımlarının hafifletilmesini sağladı. 


Dış destekli isyanları da bastırmayı bildi. Amerika’nın hamiliğini üstlendiği terör örgütü YPG/PKK’yı ise hem askerî harekâtlarla hem de müzakere yoluyla sıkıştırarak uzlaşmaya mecbur bıraktı. Suriye'yi bölmeye yönelik federalist projeleri peşinen reddeden Ahmet eş-Şara, topraklarındaki Siyonist işgal için İsrail'e mutlaka uluslararası baskı uygulanması ve 1967 sınırlarına dönülmesi gerektiğini ilan etti. 


Şair Robert Frast, “İyi çitler, iyi komşular yaratır” der.


Suriye’de Baas rejimine ve işbirlikçilerine karşı direnen, sivilleri hedef almayarak ABD’nin “terörizm” tarifini boşa çıkaran ve 29 Ocak 2025 tarihinden itibaren geçiş döneminin cumhurbaşkanı olarak atanan Ahmet eş-Şara, bir yandan ülkesinin sınır çitlerini onarmaya çalışırken diğer yandan komşu ve dost ülkelerle ilişkileri yeniden inşa etmeye koyuldu. 


Bu kapsamda Şara, Türkiye başta olmak üzere Suudi Arabistan, BAE, Ürdün ve Katar gibi ülkelere ziyaretler gerçekleştirirken ABD ve AB ülkelerinin yaptırımlarını hafifletme yolunu aradı. Antalya Diplomasi Forumu’nda (11–13 Nisan 2025) bir araya geldiği Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yaptığı görüşme ile Suriye’nin kuzeydoğusundaki petrol ve doğalgaz sahalarının yeniden faaliyete geçirilmesi için adım attı. Son olarak geçtiğimiz hafta Suudi Arabistan ile Katar’ın, ülkesinin Dünya Bankası Grubu’na olan yaklaşık 15 milyon dolarlık borcunu ödemesiyle Suriye'nin uluslararası mali sistemle yeniden entegrasyonunun önünü açtı. 


İsmini dünyaya “Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Terörist” olarak duyuran, inancı, azmi ve kararlılığıyla 61 yıllık Baas rejimini çökerterek Suriye’nin yeni yönetiminde Cumhurbaşkanı olan Şara, romantik kişiliğiyle de ön plana çıktı. Köklü bir aileden gelen Latife el-Dürubi ile evli olan ve “hayatımdaki tek kadın” diyerek eşine bağlılığını vurgulayan Şara, evliliğin yozlaştırılmaya çalışıldığı bir dönemde sadakatin güzelliğini hatırlattı. 


Orta halli bir ailede dünyaya gelmesine rağmen aksiyoner kişiliği sayesinde, savaşçı geçmişinden sıyrılıp bir anda sivil yönetici pozisyonuna evrilen ve henüz 42 yaşında iken Suriye gibi bir ülkede Beşşar Esed gibi bir diktatörü devirip cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Ahmet eş-Şara’nın liderlik serüveni, adeta atalarımızın “Talih, yiğitlere güler” sözünün bir yansıması olarak tecessüm etmiş görünüyor.  


 Referanslar

1. Gustave Le Bon: “Kitle Psikolojisi”, s. 106.

2. Joseph S. Nye, David A. Welch: “Küresel Çatışmayı ve İşbirliğini Anlamak”